Âhlâk denen şu olgu.Ne de çok dilimizde,ne de az zihnimizde doğrusu.Tam anlamıyla neydi şu âhlâk;neydi âhlâksızlık.?
Nereden başlasam daha iyi tanımlarım diye düşündüm de sanırım en iyi misâl kulak aşinası olduğumuz durumlar üzerinden olur.Çoğu kez duyarız,işitiriz veya yaşarız. Büyüklerinin karşısında bacak bacak üstüne atan genç ''saygısız''ve ''âhlâksız''olarak nitelendirilir.Ya da büyüklerinin elini öpmemek tokalaşmak bir âhlâka aykırı davranış biçimidir.Ya da en sık karşılaşılan elele gezen iki sevgili gören amcalarımız ya da teyzelerimiz ''âhlâk bozuldu'' derler.Ve fakat bu durum ya da söylemler sadece bizim toplumumuza hastır.Yani bir Amerikada ya da herhangi bir Avrupa ülkesinde büyüğünün elini öpmek saygısızlıktır.Ya da gençler büyüklerinin önünde bacak bacak üstüne atabilir.Bu onun rahatı içindir ve normal karşılanır.
Demek ki âhlâk olgusu toplumdan topluma değişir.Ya da inançtan inanca.Mesela Müslüman âhlâkı gereği domuz eti yemek günahtır.Halbuki âhlâk denilen şeyin ölçü birimi günahlar ya da sevaplar değildir.Peki nedir âhlâki değerleri belirleyen şey?
Toplumun belirlediği bu davranış kurallarının kriteri elbette ki ''iyi'' ve ''kötü'' saydıklarımızdır.Toplumun ''iyi''dediği ''onayladığı'',''arzuladığı''şeyler âhlâki davranışlardır.''Kötü''dediği ve ''onaylamadığı'' şeyler ise âhlâka aykırı sayılır.
Toplumun belirlediği bu ''iyi''ve ''kötü''ler tek tek bireylere nasıl hizmet eder?Herkes için ''iyi''ve ''kötü''ler aynı mıdır?Kişinin değerlendirmesi ne ölçüde etkindir?
Toplum bu kuralları bize apaçıktır ki dayatır.Nietzsche'nin de âhlâkın asli günahı saydığı ''bunu bunu yapacaksın yoksa...''algılayışı bireysel âhlâkın imkanını ortadan kaldırır.Çünkü toplum öyle bir âhlâk düzeni kurmuştur ki bireyin kendi değerlendirmesi kendi iyi ve kötüsü yani kısacası kendi âhlâkını örtbas etmiştir.Ve buna bağlı olarak da toplumun bireyleri istemediği şeyleri de yapmak durumunda kalmıştır.
Bana büyüklerin elini öpmek eylemini âhlâki açıdan temellendirecek var mıdır?Bu bir âhlâk kuralı mıdır yoksa bir gelenek midir?Gelenekler âhlâkı ne derecede etkiler?
Peki tüm toplumlar için ortak olan âhlâki değerler de yok mudur?Tabiki vardır, mesela yalan söylemek,adam öldürmek her yerde her zaman âhlâka aykırıdır.Ve fakat âhlâk burada da sekteye uğrayabilir.Bir örnekle daha iyi açıklayabiliriz.
''Üst komşunuz karısını hergün dövüyor.Siz altkattan duyuyor ve biliyorsunuz.Birgün bu öyle bir hâl alıyor ki,kadını öldüresiye döverken kadın kaçıp evinize sığınıyor.Adam koşarak aşağı iniyor ve size soruyor,benim karım bu evde mi diye?Âhlâk bize yalan söylemenin kötü olduğunu söyledi.Ve fakat size sığınan yardıma muhtaç birini de dayak yiyeceğini bile bile burada demek âhlâkı zedeleyen bir başka ilke.Âhlâk bir sekteye uğruyor.Ne yaparsınız?''
İşte burada âhlâkın asli günahını görüyoruz,toplum ya da evrensel âhlâk yasası yalan söylemek kötüdür diyor fakat sizin bireysel iyiniz o durumda devreye giriyor ve sizin kendi âhlâkınızla durumu çözüyor ve yalan söylüyor.Ne âhlâk zedeleniyor ne de toplum.
Bireysel âhlâk,herkesin kendi iyisini ve herkesin kendi değerlendirmesini esas alan bir durum.Herkes kendi âhlâkını oluşturabilir.Böylece dayatmalar ve âhlâki çöküntüler ortadan kalkar ve insanın değeri böylece yükselir...
Hamza Okumuş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder